Türkiye, aile birliğine en fazla önem veren ülkelerin başında gelmektedir. Nitekim Anayasa’da da aileye ilişkin düzenlemeye yer verilmiş, ailenin toplumun temeli olduğu ve eşler arasındaki eşitlik esasına dayandığı hüküm altına alınmıştır. Aile hukuku, boşanma davaları başta olmak üzere, mal paylaşımını, evlenmeyi, nişanlanmayı, nafaka yükümlülüklerini, soy bağı ilişkisini ve velayet ilişkisini içerisine alan geniş bir kapsama sahiptir.
Evlenme ve boşanma, doğurduğu sonuçlar itibariyle taraflar açısından mağduriyete yol açabilecek niteliktedir. Aile hukuku kapsamında yer alan düzenlemeler de bu bakımdan önem taşımaktadır. Son dönemde aile hukuku alanında gerek yasal düzenlemeler gerekse doktrin ve içtihatlar ile birlikte önemli bir ilerleme kaydedildiği görülmektedir. Bu alanda yaşanan ilerleme, evlilik kurumunun da güçlenmesini sağlayacak niteliktedir.
Bu noktada Türk Medeni Kanunun İkinci Kitabına ulaşmak için bakınız.
- Boşanma Davası Çeşitleri
Aile hukuku denildiğinde ilk olarak akla boşanma davaları gelmektedir. Boşanma işlemleri için iki farklı dava türü bulunmaktadır. Bunlar çekişmeli boşanma ve anlaşmalı boşanma olarak sınıflandırılabilir. Türk Medeni Kanunu’nda, boşanma konusunda belirli birtakım şartlara ve hükümlere yer verilmiştir. Kanunda boşanma için aranan sebepler; hayata kast, zina, onur kırıcı davranış, suç işleme, kötü davranış, haysiyetsiz yaşam sürmek, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin temelden sarsılması şeklinde ifade edilebilir. Bunlar arasında en sık karşılaşılan boşanma sebebi ise evlilik birliğinin temelden sarsılmasıdır. Boşanma davasını açan tarafın bu belirtilen nedenlerden birisine dayanarak davasını açması ve bu dayandığı sebebi usulüne uygun bir biçimde kanıtlarla ispatlaması gerekmektedir.
Boşanma davasında iddianın kanıtlanması oldukça büyük öneme sahiptir. Mahkeme tarafından iddianın kanıtlanamaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi halinde taraflar aynı sebebe dayanarak üç yıl boyunca dava açamayacaklardır. Bu nedenle herhangi bir hak kaybına uğranılmaması için boşanmaya dayanak oluşturan sebebin doğru bir biçimde tespit edilerek kanıtlarla birlikte ortaya koyulması gerekmektedir.
Bir boşanma davasında, çocukların durumu, mal paylaşımı, kusur sebebiyle tazminat gibi pek çok konu da ele alınabilmektedir. Çekişmeli boşanma davasında davayı açan tarafın kusursuz olması gerekmemektedir. Tamamen kusurlu olsa bile boşanma davası açabilecektir. Boşanmak için kanunda belirtilen sebeplerin gerçekleşmiş olması ve bu hususun kanıtlanmış olması yeterli olmaktadır. Kusur durumu; nafaka, tazminat ve velayet konuları bakımından önem taşımaktadır.
- Davanın Açılacağı Yer
Tarafların boşanma davasını son altı aydır ikamet ettikleri yerdeki Aile Mahkemesi veya taraflardan birinin ikamet ettiği yerdeki Aile Mahkemesinde açabilmeleri mümkündür. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Aile Mahkemesi sıfatıyla davayı görmesi gerekmektedir.
- Geçici Tedbirler ve Nafaka
Boşanma davasında mahkeme tarafından geçici tedbirlere hükmedilebilmektedir. Bu tedbirler, velayet, nafaka ve mal paylaşımına ilişkin olabilmektedir. Mahkeme tarafından tedbir nafakasına hükmedilebilmekte, çocuğun dava boyunca kimin bakım ve gözetimi altında kalacağına karar verebilmektedir. Boşanma davasında, boşanma sebebiyle zarara uğrayan taraf, kusursuz veya daha az kusurlu olması şartıyla diğer taraftan tazminat talebinde bulunabilmektedir. Boşanma sebebiyle uğranılan maddi kayıplar maddi tazminat talebine konu edilebilirken kişilik haklarının zarar görmesi nedeniyle manevi tazminat istenebilmektedir. Bunlara ek olarak mahkemeden nafaka talebinde de bulunulabilmektedir. Geçimin sağlanabilmesi için nafaka talep edilebileceği gibi çocuğun bakımın için iştirak nafakası talep edilebilmektedir.
- Anlaşmalı Boşanma
4721 sayılı Medeni Kanunu’nun 166. Maddesinde; “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.” hükmüne yer verilerek anlaşma boşanma husus düzenlenmiştir. Anlaşmalı boşanma için taraflar bizzat mahkemeye katılmalı, anlaşma protokolü hazırlamalı ve evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır.
- Nafaka
Aile hukuku kapsamında nafaka kurumu da türleri ve özellikleriyle birlikte önem taşımaktadır. Mahkeme tarafından taraflardan birisine boşanma davası süresince ekonomik sıkıntı yaşamaması adına tedbir nafakası bağlanabilmektedir. Tedbir nafakasında tarafların kusur durumuna bakılmamakta, buna göre hareket edilmemektedir. Mahkeme tarafından boşanma kararı verilmesi ile birlikte bağlanan nafakaya ise yoksulluk nafakası adı verilmektedir. Boşanma kararının ardından yoksul duruma gelecek eşe diğer eş tarafından ödenen nafakaya yoksulluk nafakası adı verilmektedir. Yoksulluk nafakasında, nafaka alacaklısı olacak tarafın diğer taraftan daha az kusurlu olması gerekmektedir. Boşanma kararı ile birlikte çocuklar için ödenmesi gereken nafakaya da iştirak nafakası denilmektedir. Çocukların velayetini alan taraf, diğer taraftan çocukların bakım ve gideri için nafaka alabilmektedir. Bu nafaka çocuk 18 yaşına gelene kadar devam etmektedir. Çocuğun 18 yaşından sonra eğitim hayatını sürdürmesi halinde de nafakayı alabileceği söylenebilir. Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen bir diğer nafaka türü de yardım nafakasıdır. Yardım nafakası, ödenmediği sürece yoksulluğa düşecek kişilere bağlanabilmektedir. Yakın akrabalar bakımından da geçerlidir.
- Ortak Çocukların Velayeti
Evlilik birliği devam ederken çocukların velayeti, anne ve baba tarafından birlikte kullanılmaktadır. Taraflar, çocukların yetiştirilmesi konusunda hak sahibi konumundadırlar. Evlilik birliği sona erdiğinde ise velayet konusunda da bir karar verilmesi gerekmektedir. Çocuğun velayeti, eşlerden birine ait olmaktadır. Diğer taraf ise çocuğu belirli gün ve saatlerde görme hakkına sahip olmakta, yine hükmedilecek iştirak nafakası ile çocuğun bakım ve gözetimine yardımcı olmaktadır. Boşanma davasında verilen velayete ilişkin hükümler, kesin hüküm niteliği taşımamaktadır. Bu nedenle ilerleyen dönemde velayetin değiştirilmesi davası açılabilmesi mümkündür.
- Malların Paylaşımı
Evlilik birliğinin kurulması ile birlikte, eşler arasında, başka bir mal rejimi sözleşmesi yapılmamışsa, “edinilmiş mallara katılma rejimi”nin benimsendiği kabul edilmektedir. Buna göre, eşler, evlilik birliği süresince edindikleri malları, mal rejiminin sona ermesinin ardından paylaşmaktadırlar. Mal rejimi, ölüm, boşanma, evlilik iptali ya da başka bir mal rejiminin kabulü halinde sona ermektedir. Aile mahkemesinde açılacak katılma alacağı davası ile 1 Ocak 2002 tarihinden sonra evlilik içinde edinilen kişisel ve edinilmiş mallar ayrılır. Taraflar evlilik sözleşmesi ile edinilmiş mallara katılma rejimi dışında bir başka mal rejimini kararlaştırabileceklerdir. Evlilik sözleşmeleri evlenmeden önce veya sonra hazırlanabilmekte noter tarafından onaylanarak geçerlilik kazanmaktadır. Evlilik sözleşmesi ile birlikte taraflar nafaka ve tazminat başta olmak üzere aile hukukuna ilişkin çeşitli konularda anlaşma yapabilmektedirler. İleride bir hak kaybı yaşanmaması adına evlilik sözleşmesi adı verilen sözleşmenin usulüne uygun bir biçimde hazırlanması büyük önem taşımaktadır.
***
Sc Legal Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimize aile hukuku alanında uzman ekibimizle birlikte hukuki destek sunuyoruz. Bu kapsamda, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davalarının takibi, evlilik sözleşmesi ve mal rejimini belirleyen sözleşmelerin kanuna uygun bir biçimde hazırlanması, iştirak, yoksulluk ve yardım nafakası talepli olarak davaların açılması, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulması, evliliğin iptali davasının açılması, yabancı mahkemelerin aile hukukuna ilişkin verdikleri kararların tanınması ve tenfizinin sağlanması, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun başta olmak üzere çeşitli yasal düzenlemeler çerçevesinde tedbir kararlarının alınarak uygulamaya koyulması, iddet süresinin kaldırılması davasının açılarak takip edilmesi, anlaşmalı boşanma davasının açılması, babalık davası, soy bağı davası gibi davaların açılması, mal rejiminden kaynaklı hakların ileri sürülmesi, katılma alacağı davasının açılması, mahkeme kararların icrası için gerekli işlemlerin yerine getirilmesi sunduğumuz başlıca hizmetlerdendir.