Şirketlerin ve kurumların, büyüyen ekonomi ve uluslararası etkileşimle birlikte regülasyonlar ve rekabet hukuku alanında hukuki desteğe de ihtiyaçları bulunduğu söylenebilir. Rekabet hukuku en geniş anlamıyla, rekabeti engelleyen veya rekabeti ortadan kaldırmayı hedefleyen her türden eyleme karşı koruma içeren hukuk kurallarını ifade etmektedir.
Piyasaların tamamen denetimsiz bir biçimde serbest bırakılması; şirketlerin birbirilerini ve toplumsal refahı yok saymaları ve yeni teşebbüsleri dışlayıcı eylemlerde bulunmaları gibi olumsuz birtakım sonuçlar doğuracaktır. Bu durum devlet müdahalesini belirli ölçüde haklı ve doğru kılmaktadır. Bu bağlamda ortaya çıkabilecek problemlerin önlenmesi, devletin bir rekabet hukuku düzeni oluşturarak bu yönde hükümler tesis etmesini gerekli kılmıştır. Nitekim Anayasa’nın 167. Maddesinde: “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” hükmüyle devlete tanınan görev açıkça görülebilmektedir.
Rekabet hukuku denildiğinde en sık karşılaşılan kavramlardan birisi de “haksız rekabet”tir. Haksız rekabet hükümleri sayesinde rekabetin dürüstlük kurallarına uygun bir biçimde gerçekleştirilebilmesi sağlanmaktadır. Buna ilişkin Türk Ticaret Kanunu’nda ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’da çeşitli hükümler yer almaktadır.
İdarenin, Anayasa’da devletin nitelikleri olarak düzenlenen sosyal, hukuk devleti ilkesi uyarınca toplumsal refahı artırıcı etkinlikleri kendi eliyle yapabilmesi mümkündür. Fakat idare, bu etkinlikleri özel kesim aracılığıyla da gerçekleştirebilmektedir. Bu anlamda idarenin daha çok denetleyicilik fonksiyonu ön plana çıkmaktadır. Son dönemde rekabet ve regülasyon kavramları da bu sebeple işlevsel hale gelmiş, bu kavramlara ilgi duyulmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda, devletin, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı her türden anlaşmayı, uygulamayı ve kararı önleme gibi bir görevi bulunmaktadır. Devlet bunun için her türlü denetim ve düzenleme faaliyetlerini yapmakla yükümlüdür. Bunu yaparken regülatif kurallardan yararlanılmaktadır. Bu kapsamda regülasyonlara ilişkin süreçlerin hem idari kolluk faaliyetinin sınırları hem de piyasadaki aksaklıklar bakımından bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.
Rekabet Kurumu başta olmak üzere EPDK, BTK, RTÜK, BDDK, SPK ve TAPDK gibi idari kurumların yaptıkları işlemlerin hukuka uygunluğunun yanında iktisadi analizinin de gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu belirtilen denetleyici ve düzenleyici idari kurumların işleyişi ve bunların denetimi altında yer alan şirketlere verilecek olan hukuki destek önemli bir bilgi birikimini gerektirmektedir. Sunulacak hukuki desteğin hem mevzuata uygunluk bakımından hukuk danışmanlığını içermesi hem de ilgili kurumlar nezdinde hukuki temsilciliğini bünyesinde barındırması gerekmektedir. Yine bu kurumların denetimi altında yer alan şirketler bakımından due-dillegance raporlarının hazırlanması ile sözleşme ve proje finansmanı süreçlerinin yürütülmesi günümüzde oldukça büyük önem taşır hale gelmiştir.
Due-dillegance kavramının sık kullanılan bir Türkçe karşılığı bulunmamaktadır. Ancak kavramsal itibariyle çevrildiğinde “özenli, detaylı inceleme” şeklinde bir nitelendirmenin yapılabilmesi mümkündür. Due-dillegance, şirket ile ilgili bütün fırsatların ve risklerin ortaya koyulduğu çalışma olarak açıklanabilir. Due-dillegance, şirket devralma ve birleşmelerde, azınlık pay satışlarında, halka arzda, tahsisli satışlarda ve proje finansmanında yararlanılması gereken bir inceleme yöntemidir. Due-dillegance, şirketin mali tablolarının ve hukuki belgelerinin incelenmesini ve inceleme neticesinde eksiklikler tespit edilerek pazarlıkta esas alınacak fiyatın belirlenmesini içeren bir süreç şeklinde açıklanabilir. Türkiye’de de her geçen gün büyüyen ekonomi ile birlikte şirket alımları ve birleşmelerinde ciddi bir artış yaşanmaktadır. Şirketlerin altyapılarının ve yetkinliklerinin incelenerek şirket performansı ve kapasitesi konusunda öngörülen hedefler doğrultusunda bir değerlendirmenin yapılması, çoğu zaman önemli bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Due-dillegance raporu hazırlandıktan sonra muhataplar tarafından rapor sonucu incelenmekte ve şirketin durumu hakkında detaylı bilgi sahibi olunabilmektedir. Due-dillegance raporunun en önemli özelliği, taraflar arasında bir bilgi şeffaflığını oluşturmasıdır. Süreç sonunda veriler yorumlanabilir nitelikte kaliteli birer bilgiye dönüştürülmektedir. Böylece ileride karşılaşılabilecek risklerin de yer aldığı bir değerleme ortaya çıkmış olmaktadır. Süreç sonunda risklerin çok büyük bir bölümünün ortaya konulmuş olması, önemli bir başarıdır.
SC Legal Hukuk Bürosu olarak, şirketler üzerinde, birleşme, devralma, hisse alımı veya buna benzer yöntemlerle yatırım gerçekleştirmek isteyen gerçek ve tüzel kişi müvekkillerimize hukuki destek sunmakta, Due-dillegance raporunun hazırlanmasını sağlamaktayız. Tarafımızca yapılacak inceleme, şirketin işleyişi, eksiklikleri ve taşıdığı risklerle ilgili olarak detaylı bilgileri içermektedir. Bu sayede risklerin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Due-dillegance değerlendirmesinde öncelikli olarak şirkete ilişkin her türlü bilgi ve belgenin yer aldığı fiziki veya elektronik veri odasındaki (physical or virtual data room) belgeler büromuz tarafından incelenmektedir. Bilgi Odası kullanıma açılmadan önce kullanıcılar tarafından bir Bilgi Odası Kuralları (Rules for Data Room) imzalanmaktadır. Sanal Bilgi Odası sayesinde uzaktan da şirket bilgilerine erişim mümkün olmaktadır. Süreç sonunda elde edilen bilgilerden yararlanılarak detaylı bir rapor hazırlanmaktadır. Due-dillegance sayesinde olası maddi zararların çok büyük oranda önüne geçildiği söylenebilir.
Bunun dışında SC Legal Hukuk Bürosu olarak, rekabet ve regülasyon hukuku kapsamında müvekkillerimize pek çok farklı kurumun ilgi alanına giren konularda hukuki destek sunmaktayız. EPDK, SPK, Rekabet Kurumu, KVK Kurumu, BDDK gibi kurumların regülasyonlarına tabi alanlarda hukuki risk analizinin yapılması, hizmet içi eğitim ve uyum programlarının hazırlanması, söz konusu kurum ve kuruluşlara lisans, izin ve ruhsat başta olmak üzere farklı taleplerle başvurularda bulunulması, imtiyaz sözleşmelerinin düzenlenmesi, idari kurumlar nezdinde hukuki temsilciliğin yapılması, kurumlar tarafından yapılan idari işlemler karşısında gerekli idari yollara başvurulması, iptal ve tam yargı davalarının açılması, rekabet soruşturmalarında müvekkilin temsili, birleşme ve devralma bildirimlerinin yapılması, menfi tespit davasının açılması, muafiyet başvurularında bulunulması, rekabet uyum programlarının yürütülmesi, enerji, çevre, telekomünikasyon, medya sağlık, ilaç ve tıbbi cihaz ve eğitim gibi uzmanlık gerektiren alanlarda hukuki destek sunulması, ihtiyaç duyulan sözleşmelerin mevzuata uygun bir biçimde hazırlanması başlıca hizmetlerimizdendir.